BeyinSisi ve Dikkat Dağınıklığı hakkında okurken keyif alacağınız ve yeni bilgiler öğrenebileceğimiz yazımız birdetadınıbilsen.com blog yazılarında! Hemen göz atın! TL - Türk Lirası
Beyin sisi ile nasıl baş edebilirsiniz? Beyin sisi pek çok bilişsel bulgu ve belirtiyi bir şemsiye altında toplayan bir terimdir: Yemek pişirirken atılmaması gereken şeyleri çöpe atma (besinleri, mutfak aletlerini, tabakları vs) Araba kullanırken yolu kaybetme, yol işaretlerini kaçırma, yolu hatırlayamama.
Beyinyaşlanması nedir? Beyin yaşlanmasına ne iyi gelir? Unutkanlık, halsizlik, yorgunluk, tükenmişlik hali, baş ağrıları, tüm vücut ağrıları, konsantre olam
Beyin sisi tedavisi hakkında konuşan Uludüz, ''Ne yazık ki etkili bir tedavi yöntemi yok. Ancak hastalara hafızayı destekleyici Omega-3, B12, C ve D vitamini takviyeleri öneriyoruz. Ayrıca hafızayı desteklemek için bulmaca çözmek, açık havada yürüyüş yapmak, düzenli uyumak ve iyi beslenmek de çok önemlidir.'' diyerek
Birçoğumuz nizamlı olarak gereğince su içmiyoruz. Az süre bile susuz kalmak yorgunluğa, beyin sisine, zihinsel yorgunluğa ve baş ağrısına neden olabilir. Dehidrasyon (vücudun susuz kalması), ruh halinizi bile bozabilir. Bedende kâfi suya sahip olmamak, hücresel fonksiyonları olumsuz tarafta tesirler.
Vay Tiền Nhanh. ŞULE TÜRKER suleturker34 Hayatlarımızı değiştiren Covid-19 pandemisinin getirdiği kural, kısıtlama ve yasaklara uyum sağlamaya çalışırken haliyle psikolojimiz yıprandı. Sosyalliğimiz dibe vurdu. Yakınlarımızdan uzak kaldık, dokunamadık. Sevdiklerimizi kaybetmenin acısını da pandemi koşullarında’ yaşadık. Sevdiklerini kaybedenlerin acısını usülünce paylaşamadık. Tükenmişlik sendromu başta olmak üzere birçok ruhsal sorun söz konusu. Hayat standartlarımıza ve baş etme becerilerimize göre kimimiz daha az kimimiz daha çok hissetti bu daralma’yı. Psikiyatrlar, psikologlar, yaşam koçları, sağlık çalışanlarından sonra belki de bu sürecin en çok başvurulan profesyonelleri. Üstelik tam normalleşiyoruz derken, yeni vaka ve can kayıplarının pik yapması sonrası gelen tam kapanma kararı, danışan sayılarını hızla artırdı. Yaşadığımız ruhsal pandemi’ tablosunu değerlendirmek, tespit, gözlem ve öngörülerini sormak istediğim uzman klinik psikolog Şerife Budak Köse’yle de bu yoğunluk nedeniyle ancak gece saatlerinde konuşma imkanı bulabildik. Uzaktan çalışanlardan evlilikleri çatırdayan çiftlere ilişkilerin yeni adresi dijital platformlardan televizyon dizilerine kadar birçok konuya değindik. Buyursunlar… Pandemi başladığından beri en yoğun olduğunuz dönem hangisi? Kasımla, sonbaharda başladı ve bu son dönem. Şu andaki son kapanmada çok daha yoğunuz. Kapanma sürecinde online görüşmelere başladınız. Yüz yüzeyle aynı etkide oluyor mu? Geçen yıl ilk kapanmada kaygılarım vardı nasıl olur diye ama aynı etkiyi görüyoruz. Hatta online görüşme daha çok talep görüyor. Çünkü dünyanın her tarafından insanlar istediği zaman ulaşabiliyor. Danışanlarınız Türkiye’yle sınırlı değil yani? Şu anda neredeyse her ülkeden danışanım var. En çok hangi ülkelerden? İngiltere yoğunluklu. Daha çok kuzey ülkeleri diyebilirim. Yurt dışından konuştuğunuz kişilerle, Türkiye’deki danışanlarınızın ortak paydası ne? Konuştuğumuz ağırlıklı konu haliyle pandemi ve depresyon. Çaresizlik, sosyal izolasyon, kaygı ortak sorunlar. Ayrışan şeyler var mı sizi arama nedenleri konusunda? Kaygı, genelde dünyanın her tarafında ortak karakteristik özellikler taşıyor. Kaygı bozukluğu mesela. Ölüm kaygısı, bu pandeminin yarattığı, genelde o kaygının çeşitleri var ama temel olarak kaygı başlığı altında toplanan sıkıntılar; Gelecek kaygısı ve ekonomik kaygılar çok fazla, ortak payda olarak. Ekonomik kaygı köşeye sıkışmış hissettiriyor Türkiye’de hangi kaygı ön planda? Şu andaki en ön plandaki kaygı, ekonomik kaygı. İnsanlar işlerini, konfor alanlarını kaybetmekten çok korkuyor. Genelde bir yurt dışına nasıl gideriz sorusu akıllarda. O ekonomik kaygı, köşeye sıkışmış hissettiriyor. Bu süreçte karşılaştığınız ekstrem durumlar var mı? Ekstrem diyemem, ekstrem olabilmesi için ilk defa karşılaştığımız durumlar olması gerekir ama şunu söyleyebilirim Bunların sayısı, karşılaşma sıklığımız arttı. Mesela kaygı bozukluğundan aklını kaybedecek noktasına gelecek insanlar oluyor. Ya da takıntı dediğimiz OKB obsesif kompulsif bozukluk vakaları arttı. Sıklık çok fazla. Önceden ayda bir karşılaştığım yoğun kaygı, panik atak durumu şimdi neredeyse her gelende karşıma çıkabiliyor. Zaman kavramını yitirdik Fotoğraf Reuters Depresyon, travma, tükenmişlik problemi yaşayan insan sayısı tüm dünyada yükseldi. DSÖ bir ruhsal pandemi’den bahsetti. Ruhsal pandeminin aşısı ne? Ruhsal pandeminin aşısı, insanın kendinde bulacağı başa çıkma becerileri. Mutlaka ve mutlaka bir şeyle ilgilenilmesi, bir uğraş, hobi, ilgi alanı dediğimiz alışkanlıklar edinilmesi gerekiyor. Çünkü sosyalliğimiz kalmadı. Sosyalliğimiz elimizden alınınca insanlar bir anda gelecek kaygısının ya da o tükenmişliğin içine girdi. Şimdi sinema, tiyatro gibi sanatsal aktivitelerin hiçbiri yok. O nedenle başa çıkma becerilerini geliştirmeleri gerekiyor insanların. O da işte ilgi alanları dediğimiz, egzersiz, uğraş, hobi türündeki işler… Bu süreçte maddi ya da başka bir nedenle psikolojik danışmanlık alamayanlar ne yapmalı, önerileriniz ne olur? Genelde benim önerim, mutlaka günlük rutinlerine bir egzersiz koymaları, bu spor olur, en iyi yürüyüş olur, örgü olur, en basit yazmak olur. Bedensel aktiviteleri öneriyorum. Beden, ruh sağlığının çok önemli bir parçası. En az 20-30 dakika günlük yürüyüş, meditasyon, müzik gibi aktiviteler… Çok önemli bir şey var, beyin sisi’ diye gündemde şu sıralar, zaman kavramını yitirdik. Dün ne zamandı? Her gün aynı şeyleri yapıyoruz, zaman durmuş gibi oluyor. Unutuyoruz, unutkanlıklar çok karşımıza çıkıyor. Tükenmişliğin getirdiği durumla insanlar çok fazla unutmaya başladı. O nedenle neyi ne zaman ne kadar yapacağımızı bilmek, günü planlamak, rutini belirlemek gerekiyor, bunlar bizi zinde tutar. Günlük aktiviteler hep aynı şeyler mi olmalı yoksa farklılıklar mı içermeli? Belki her gün farklı bir şey ekleyerek. Sonuçta hepimizin üç aşağı beş yukarı rutinlerimiz aynı. Ev işleri, evden çalışma, çocuklar, kitap okuma, film izleme… Bunlara küçük küçük farklı rutinler eklenebilir. Hem gelişimimize katkı olur hem bizi zinde tutar. Bilmediğimiz bir dili öğrenmek gibi yeni şeyler yapmak bunlara eklenebilir mi? Eğer yapabiliyorsak bu çok önemli. Bir amaç edinilmeli. Amaçlar zaten bizi ayakta tutuyor. Küçük hedefler konulmalı. Çünkü bu pandemi en az bir yıl daha hayatımızı etkileyecek gibi görünüyor. Bu kapanmadan tükenmiş’ çıkılacak Fotoğraf Reuters Tam kapanmadan psikolojik olarak nasıl çıkacağız? Mevsimlerin ruh sağlığımız üzerinde etkileri çok büyük. Öyle bir dönemde kapandık ki! İnsanların hiç beklemediği bir dönem, tam bahar dönemi. Zaten bir gerçeklik algısı sorunu var niye kapandığımız yönünde… Bu, mart ayında olsa ya da kışın, daha farklı olurdu. Şimdi insanlar oldukça zorlanıyorlar. Bunun tükenmişliği çok daha fazla etkileyeceğini düşünüyorum. Tam kapanma sonrasında vaka sayıları ya da can kayıpları açısından memnuniyet verici bir tabloya ulaşacağız belki ama ruh sağlığı açısından durum farklı olacak anlaşılan… Ruh sağlığımız, travmalarımız, tükenmişliğimiz, bir anlam arayışı, varoluşsal bir anlam arayışını çok diplere götürdü. İnsan ayakta kalmak için yaratılmış bir canlı. Her şeye uyum sağlayabilme gücü var, fakat içinde bulunduğumuz koşullar hayatımızdaki o varoluşsal anlamları çok sorgulatmaya başladı. O da işte bir amaç edinmediğimizde ya da küçük değişiklikler yapmadığımızda çok büyük çökkünlüklere neden oluyor. Ruhsal pandeminin olumsuz etkileri, covid-19’un etkilerinden daha mı uzun sürecek? Evet, kalıcı olmaz umarım ama bir sürü şey değişecek, alışkanlıklarımız değişecek. İlişkilerimizi bıraktığımız yerden toparlayabilecek miyiz? Şu an hiç kimseyle görüşmüyoruz. Sosyal yaşantı biçimlerimiz değişecek. 7/24 film, dizi izlemeyin Bu süreçte yapmayın’ dediğiniz neler var? Bir kere sürekli uyumayalım, yataktan çıkmak istemeyenler var. Hareketsiz kalmayalım. 7/24 film izliyor bazıları. Rutin bölünmeli. Tabii ki film de izlenmeli, tabii ki uyumalı ama sürekli aynı şeyler yapılmamalı. Özellikle tek yaşayanlar daha fazla yalnızlık, yoksunluk çekiyor. Onlar bu süreci nasıl geçirmeli? İletişim yolları, telefonla yakınlar aranabilir, dostlarla sohbet edilebilir. Online partiler bile yapılıyor artık. Görüntülü konuşmalar yapılabilir. İlla ki gün içinde birileriyle konuşmalıyız, görüşmeliyiz. Bunu yapabildiğimiz kadar, pandeminin elverdiği koşullarda, elverdiği şekillerde yapmalıyız. Ayrılmak için pandeminin bitmesini bekleyen çok çift var Pandemi bitsin ayrılacağız’ diyen çok fazla insan var. Süreç, ilişkileri nasıl etkiledi? Şöyle bir şey var Evliliklerde genelde çalışan insanlar olarak dışarıdaydık, akşamları görüşüyorduk. Yemeklerimiz vs. dışarıda oluyordu, sosyaldik. Şimdi eve girince, durumlar değişti. En yakınlarımıza önyargılarımız daha fazla oluyor. Tanıdığımızı zannediyoruz. Herkesin kendi başa çıkma becerisi ya da beceriksizliği evin içine girince ortaya çıkınca, ilişkilerde iletişim sıkıntıları ortaya çıkmaya başladı. Evli insanlar aslında yalnız olduğunu fark etti ya da çatışmalar arttı. Bundan dolayı birçok evlilik çatırdamaya başladı, boşanma kararları alındı, pandeminin bitmesini bekliyorlar. Pandemi öncesinde ayrılan bazı çiftler de bu süreçte barıştı, bunu nasıl değerlendirirsiniz? Benim bu yönde bir tespitim yok ama şunu söyleyebilirim yalnızlık korkusu çok arttı. Yalnız yaşayanlarda özellikle yalnızlık kaygısı arttı. Bu durum – senin gözlemine yorum yapıyorum- bir arada olmaya itmiş olabilir. Bu süreçte boşanma kararı alanları bundan döndürme mümkün olabiliyor mu, yoksa normal zamanlara göre daha mı sert kararlar? Daha sert kararlar oluyor. Bu tip ilişkilere baktığımızda geçmişten getirdikleri çatlaklıklar oluyor ama başka şeyle göz ardı edebiliyorlar. Sosyal ortamlar en büyük kurtarıcılar. Bazıları geç kalınmış kararlar da olabiliyor. Ama iletişim iyiyse, kişilik çatışmasından öte ya da temelde geçmişte göz ardı ettikleri çok büyük problemler yok ise tabii ki döndürülebiliyor. Ne için evlilikte kalmak istediklerini ya da ilişkide kalmak istediklerini tekrardan değerlendirdikleri zaman bunu aşabiliyor insanlar. Ben şu dönemin geçmesinden sonra denemeden, çaba harcamadan böyle bir karar alınmamasını da öneriyorum. Sosyalleşme dijital platformlara kayıyor Kadın erkek ilişkileri, flörtleşme, seks hayatı, normalleşme sürecinde normale dönebilecek mi? Zira birbirimize dokunmaktan geçtim yan yana durmaya bile korkar hale geldik. O konuda benim tereddütlerim var, çünkü bu süreçte dijital arkadaşlık platformları, sosyal medya sitelerine eğilimler çok arttı. İnsanlar birbiriyle sosyal ortamda tanışmak yerine bu platformlarda tanışma yönüne geçti. Bu da birçok insanın daha benimsediği, tercih ettiği bir durum halinde şu anda. Sanki bu devam edecekmiş gibi geliyor bana. Çünkü duygusal yakınlıkları aramıyor insanlar, arıyor aslında da dijital platformlarda bunları bulmak zor. Gerçek bir dünya değil çünkü, ağırlık oraya doğr kayıyor. Bu durum devam ederse ilişkiler nasıl etkilenir? İnsanlar birbirini tanımak için emek harcamıyor. İlişkilerdeki o özeni çok fazla birbirlerine göstermiyorlar. İlişki özen gerektiren bir durumdur. Birkaç soruluk tanışma siteleri var; ardından eşleştiriyorlar. Bu ne kadar gerçekçi olabilir ki? Ya da duygu boyutu nerede? İnsanlar giderek duyguları yaşamadan tüketmeye yönelik bir yöne doğru gidiyor. Ben açıkçası çok temkinli ve tedirginim o noktada. Bekleyip görmek gerekiyor. Şu anki durum bu. İşyerleri eve taşındı. İş ilişkisi, ev içi ilişki her şey iç içe. Bu ilişkileri de yordu. Bu noktada ne öneriyorsunuz? Bir kere görev paylaşımı olmalı, aynı evin içerisinde yaşayan insanlar birbirini hayatını kolaylaştırıcı olmalı. Ortak sorumluluk alanlarında birbirini destekleyici olmalılar. Bu çok önemli. Bir de ortak alanda birbirimizin zevklerine, ilgilerine karşı daha saygılı ve eşlik eder halde olmamız gerekiyor. İlişkiyi ayakta tutmak istiyorsak buna özen göstermeliyiz. Uykusunu kaybedenlere ne önerirsiniz? Uyku problemi çok fazla karşımıza çıkıyor, çünkü gece gündüz mefhumunu kaybettik. Bir kere çalışma saatlerimiz bildiğimiz rutin saat 9-5’tir. Şimdi bütün bunlar uzaktan çalışmaya geçilmesiyle birlikte değişti. İnsanlar iş için gece 10’da da aranabiliyor, o saatte toplantı da yapılabiliyor. İş saatleri değişti, iş yapma şekilleri değişti. Bu noktada genelde hep aynı saatte yatmalarını, öncesinde mutlaka odayı steril etmelerini, pencere açmalarını öneriyorum. Uyku alışkanlığı edinilmeli, uyuyamasanız bile yatma saati düzenli olmalı, aynı saatte yatağa girmeliyiz. Aynı saatte de kalkılmalıyız. Neden siz sarılmıyorsunuz’ diyorlar Kırmızı Oda’ dizisinden bir sahne… Ekran karşısında daha çok zaman geçiriyoruz. Tv dizileri genelde dram ağırlıklı. Son dönemde buna psikoloji ağırlıklı dramalar da eklendi. Bu süreçte bunları izlemek insanları nasıl etkiliyor? Bu tür yapımları izlemek şu süreçte ne kadar doğru? Ben çok doğru bulmuyorum. Zaten hayatımızın her tarafı kara bir sis bulutu içine oturdu, daha kısa, daha keyifli şeyler tercih edilebilir. Tabii ki dram da olacak ama bu haliyle tavsiye de etmiyorum, çok doğru da bulmuyorum. O dizilerdeki birçok şeyi de doğru bulmuyorum. Çünkü insanlar geliyor, o dizilerdeki psikologları görmek istiyorlar, onun gibi olmanı bekliyorlar. Diyor ki “Dizideki doktor şunu yapıyordu, siz niye yapmıyorsunuz?” Hatta “Siz niye sarılmıyorsunuz” diyen bile oluyor. Yani dram var zaten. Hayat aslında şu an. Şu anın hakkını vererek yaşamalıyız. Şu anda tutan şeyler nelerse onları yapmalıyız. Zaten dünya bir tükenmişlik sendromu, kaygı içinde. Bir de artı bu tip şeylere gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü ondan sonra insanlar oturduğu yere çakılı kalıyor. Bizim ülkemizde antidepresanlar tavsiye üzerine alınıyor! Antidepresan kullanımının arttığı yönünde açıklamalar var. İnsanlar bu ilaçları kendi kafalarına göre mi alıyor yoksa doktorlar daha fazla mı yazmaya başladı? Bizim ülkemizde insanlar kendi başlarına, etraflarından duyduklarıyla ya da arkadaş önerileriyle antidepresan alıyor. Bu hep böyleydi. Bu süreçte doktora başvuranlar da çok fazla. Ama hep olagelen şey, komşusunun, arkadaşının kullanımı ve bir şekilde onlara ulaşabiliyorlar ya da gidip yazdırıyorlar. Antidepresanları hangi noktada kullanmak önerilir? İlaç desteği, bazı durumlarda, ağır depresyon durumlarında mutlaka kullanılmalı. Ama bizde şöyledir İlaç kullanmaya karşıdır ama ilaç kullanmanın doktor yazımına karşıdır. Genelde insanlar tavsiye üzerine alıyorlar. Başa çıkma becerileri önemli ama çok zorlayan durumlarda da mesela üç ayı geçen depresyonu varsa… Bir haftada ilaç kullanmaya başlamayız, bir 15 günde başlamayız ama bu depresyon seyri üç ayı geçmişse, iki ayı geçmişse tabii ki destek almalı, ilaç desteği. Başa çıkma becerileri, hayattaki en önemli kazanmamız gereken beceriler aslında. Sağlık çalışanları en çok değersizlik hissi yaşıyor Fotoğraf Reuters Sağlık çalışanları sürekli ölümle burun buruna, onların psikolojisi ne durumda? Çok ciddi bir tükenmişlik sendromu yaşıyorlar, anlamsızlık ve değersizlik… En çok yaşadıkları değersizlik aslında. Çünkü en çok koşturan, en çok ölümle burun buruna gelen bu insanlar. Değersizlik ve tükenmişlik yaşıyorlar. Siz de nefes almadan çalışıyorsunuz, sürekli sorunlar dinliyorsunuz. Sizin psikolojiniz nasıl? Biz de travmaya, tükenmişliğe maruz kalıyoruz. Ama meslek itibariyle o düşünceleri bir yerde bırakmayı öğreniyoruz. Tabii ki bizim de aktivitelerimiz, kendi alanlarımız, kendimizi rahatlatacağımız alanlar olmasa biz de buna dayanamayız. En azından ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Sizin de yardım aldığınız oluyor mu? Biz de yardım alıyoruz tabii ki. Bizim de işin içinden çıkamadığız durumlar olabiliyor, biz de destek alıyoruz. Şerife Budak Köse *Şerife Budak Köse 1992 yılında Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nden mezun oldu. Uzmanlığı klinik psikoloji. Yaratıcı drama, psikodrama, sınıf temelli mücadele programı, bilişsel davranışçı terapi yaklaşım, psikososyal müdahale, iletişim becerileri, analitik psikoloji eğitimleri aldı. Çocuklar üzerine özel eğitimlere katıldı; Çocuklarda Öfke Saldırganlık ve Başa Çıkma Yöntemleri, Çocukluk-Ergenlik Çağı Gelişimsel Dönemi Olası Sorunlar, Zor Çocuklarla Başa Çıkma ve Zorbalık Eğitimi, Çocuklarda Sosyal Beceri Geliştirme. Soma maden kazası, Ankara Gar patlaması, Güvenpark patlaması gibi toplumsal travmalar üzerine saha çalışmalarına katıldı. Çocuk-ergen ve aile terapisti olarak hizmet veriyor. İyi derecede İngilizce biliyor. Evli, bir çocuk annesi. 2’nci Bölüm En büyük sıkıntı Z kuşağında olacak; 65 yaş üstü çok yıprandı
bir tedavisinin olup olmadigini dahi bilmedigim, yasadigim hastalik. kelimeleri unutuyorum, gozumun onune geliyorlar ama dilimden cumlelere dokulemiyorlar. hep yeni vitaminler ariyorum, yardimci olur umuduyla... bazi insanlara gore tamamen psikolojik yada yeme bozuklugundan ortaya ciktigini iddia ediyorlar. doktor doktor gezecegim eger bir cozume ulasirsam haber veririm. adrenal hormonların dengesizliğinden bağırsak geçirgenliğine, gıda intoleransı veya alerjisinden ağır metal toksisitesine, kronik mikrobik enfeksiyonlardan romatizmal hastalıklara kadar birçok sebepten kaynaklanabilen; hayatı zehir etme, yaşam kalitesini yerlerde süründürme potansiyeli olan sıkıntılı durum.bkz brain fog katkılı paketli gıdalar ve özellikle unlu sofra şekerli karbonhidratlar suçlanıyor. yani ekmek de dahil. ben bunları yemeyi kesince gerçekten fark görüyorum kendimde. ama tıbbi tanımını bilmiyorum. malum temiz beslenmeyle ilgili fazla bilgi karışıklığı var günümüzde. takıntılı insanların uydurduğu bir şey mi emin olamıyorum o yüzden. resmi olarak tıp literatürüne girmemiş olan “beyin sisi” için yapılan testler veya bir ölçümleme sistemi yok. hafızayı ve odak yeteneğini silikleştiren beyin sisi, genellikle zihnindeki berraklığı yok ederek kronik bir yorgunluk yaratır. zaman zaman kişinin sözlerini unutmasına, konsantre olamamasına, hafızasının zayıflamasına ve rasyonel düşünme yeteneğini kaybetmesine neden olan bu durumu oldukça yıldırıcı durum kişinin üretkenliği, motivasyonu ve mutluluğu üzerinde de çok büyük bir etkiye sahiptir. sürekli hale geldiği durumlarda anksiyete ve depresyona neden olabilen beyin sisinin belirtileri birbirine benzerlik sisinin semptomları neler?vücudun ihtiyaçları ve kişinin hayat tarzı birbirine uymadığı zamanlarda oluşan beyin sisi aslında bedenimizin bize verdiği mesajlardan bir tanesidir. kişiden kişiye değişiklik gösterebilen bu semptomlar, günden güne de farklılaşabilir. işte en sık görülen 4 semptomkonsantrasyon eksikliğiunutkanlıkkronik yorgunlukzihnin pasifleşmesibeyin sisinin nedenleri neler?genellikle semptomları azaltmaya yönelik bir yaklaşıma sahip olan geleneksel tıp yöntemleri tarafından beyin sisi semptomları baskılanamıyor. dolayısıyla bu semptomlar görüldüğü zaman nedeni araştırılıyor ve bu neden herkes için başka olabiliyor. peki beyin sisinin nedeni ne olabilir?stres, anksiyete ve depresyon2 hafta ve daha uzun süren gerginlik, umutsuz ruh hali, endişe, depresif ruh hali ve yüksek stres beyin sisinin nedenlerinin başında geliyor. zihnin sürekli olarak farklı noktalara ve zamanlara gidip gelmesine neden olan bu belirtiler kişinin zihnini alıkoyuyor ve beyin sisine neden üzerindeki önemi her geçen gün biraz daha anlaşılan uyku da beyin sisinin başlıca nedenleri arasında. beynin dinlenmesi, iyileşmesi ve sağlığını koruması için önemli olan uykunun süresi kadar kalitesi de önemli. 7-8 saatlik bir uyku beyin sağlığı için ideal olsa da bu süre bireye dinlendirici gelmiyorsa bir uyku problemi yaşıyor ve hormon dengesizlikleritiroid hormonunun yetersizliği beyin fonksiyonlarında yavaşlamaya ve verimin düşmesine neden oluyor. benzer şekilde menopoz veya farklı nedenlerle oluşan hormon değişimleri de beyin fonksiyonları üzerinde etkiye çekebilir prof. dr. metin özata ile hormon dengesini bozan alışkanlıklarvitamin ve mineral eksiklikleridengeli ve sağlıklı beslenmediğimiz zaman vücut ihtiyacı olan besinlere ulaşamıyor ve vücut fonksiyonlarında problemler meydana gelmeye başlıyor. özellikle sağlıklı beyin fonksiyonlarıyla ilişkilendirilen b12, vücutta eksik olduğu zamanlarda beyin sisi sıklıkla görülüyor. yaş ile birlikte vücut tarafından emilimi zorlaşan b12 takviyelerle sağlıklı değerlere getiriliyor. kullanılan ilaçlarfarklı hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçlar da yan etki olarak beyin sisi yaratabiliyor. antikolinerjik etki yaratan ilaçlar beyindeki nörotransmitterlerin etkisini bloklayarak zihindeki berraklığı yok enflamasyon, yorgunluk ve kan değerleri dengesizlikleriyle ilgili olan hastalıklar beyin sisine sebebiyet verebiliyor. aynı şekilde otoimmün olarak adlandırılan ve bağışıklık sisteminden kaynaklanan hastalıklar da beyin sisiyle sağlığıikinci beyin olarak adlandırılan bağırsaklar hemen hemen her konuda olduğu gibi beyin sisi konusunda da bir etkiye sahip. bağırsakta bulunan bakterilerin dengesinin bozulması sonucunda beyin fonksiyonlarımızda bozulmalar meydana sisi, zihin bulanıklığı, fibromiyalji nedir? kendi deneyimlerim, nasıl mücadele ediyorum?modern hayatın ve insan doğasının birbirine uymamasından dolayı ortaya çıkan beyin sisi günümüzde oldukça sık görülen bir durum. fikirlerin ve düşüncelerin belirsizleşmesine neden olan ve zihindeki netliği yok eden beyin sisinin pek çok farklı nedeni olsa da belirtileri genellikle benzer. sen maydonoz yeme, sonra beyin sisi diye dolan ortalıkta. kaç kez yazdık, kullan artık şu maydonozu.*hem önemli olan gönül sisidir,kalp gözüdür. insanın gönlüne sis düşmesin yeter ki. tanım bir çeşit zihin bulanıklığı, akıl tutulması. “mal’a bağlamanın” havalısı. covid-19 teşhisi konalı iki ay oldu. semptomlar bir hafta önce başlamıştı. ve ben iki aydır geceleri hâlâ karmakarışık düşler görüyorum. sabaha kadar gördüklerim bir roman çapında oluyor. uyandığımda başlangıçta gündüz gibi olan kareler daha ele avuca gelmeden sigara dumanı gibi dağılıveriyor. ne gördün diye sorulduğunda anlatacak bir şey bulamıyorum. oysa ki gördüklerimi uç uça eklesem orhan pamuk ekmek yiyemez. 'beyin sisi' mi devam ediyor, yoksa kullanmakta olduğum ilaçların yan etkisi mi anlamadım. anormal rüyalar diyor kullandığım bir ilacın prospektüsünde şikayetçi miyim? hayır. her akşam yatmadan hangi filme girdiğini bilmeyen, eline ücretsiz sinema bileti tutturulmuş bir sinema izleyicisi gibi heyecanlı hissediyorum kendimi. ama bir farkla. filmde rol de alıyorum. neyse uzatmayalım. şairin mısraları zaten her şeyi çok güzel anlatıyor "azıcık gece alayım yanıma yalnızserçelerin uykusuna yetecek kadar geceböcekler için rutubetörümcekler için kuytubiraz da sabah sisiyabani güvercin kanatları renginde" covid değilim fakat hashimato hastasıyım. ve beyin sislenmesi beni çok zorluyor. tedavisi nedir bu meretin. beyin sisi, bilişsel fonksiyonların kısıtlandığı durum olarak için öneriler ise şu şekildebeslenmenize dikkat edin. glutensiz, şekersiz ve süt ürünlerinden fakir bir beslenme programı uygulamayı deneyin. taze sebze ve meyvelere, doymamış yağlara, işlenmemiş protein kaynaklarına ve fermente olmayan ürünlere öncelik durumlarda uzmanlardan destek alarak, vitamin ve mineral eksikliğinin metal toksitesi yaşayıp yaşamadığınızı sorgulayın. ağız ve çene operasyonları, amalgam dolgular, sigara ve pestisitlere maruziyet, en yaygın ağır metal kaynaklarıdır. bunlardan kendinizi arındırmaya çalışın. stresinizi azaltmayı ve daha iyi bir uyku düzenine geçmeyi deneyin. fiziksel aktivitenizi artırın. günlük 20 dakikalık yürüyüşler dahi beyin sisi ile mücadelede etkilidir. bilişsel fonksiyonların kısıtlanması yaşam kalitenizi fazlasıyla düşürmektedir. daha mutlu ve dinç olabilmek için beyin sisi ile mücadele yöntemlerini mutlaka deneyin. kaynak pazartesi günü biontech aşısı olduktan sonra hissetiğim. aşıdan sonra kol ağırısı bile hissetmedim. ama yaklaşık 30 saat sonra bilgisayardan bi başvuru formu doldururken doğum tarihimi ve telefonumu bile yanlış yazmışım, çıktı aldıktan sonra gördüm ve tribe girdim. formu doldurmak da çok zor geldi, konsantre olamadım boşlukları anlamadım kimisini görmemişim filan. gerçi ne aşı günü ne de dün hiç dinlenemedim çok işim vardı ve sürekli sokaktaydım, izmir de aşırı sıcaktı belki de sadece çok yorgundum bilemedim. hatta umarım ondandır. ama direk aklıma beyin sisi * geldi. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Beyine iyi gelen besinler nelerdir? Beynin dostu besinler nelerdir? Beyin dostu beslenme için bu önerilere kulak verin! Balık ve cevizi sofranızdan eksik etmeyin. Beyin sağlığı ile beslenme arasındaki doğrudan ilişkiye dikkat çeken uzmanlar, beynin sağlıklı yaşlanması için Omega3 başta olmak üzere E vitamini, C vitamini, B12 vitaminlerinin önemini vurguluyor. Vücudumuz tarafından üretilmeyen Omega 3 ve Omega 6 çoklu doymamış yağların mutlaka besinlerden alınması gerekiyor. Ceviz, keten tohumu ve özellikle somon, uskumru, hamsi ve sardalya gibi soğuk su balıkları önemli Omega3 kaynağı olarak dikkat çekiyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkçü, beyin sağlığı ile beslenme arasındaki ilişkinin önemli olduğunu söyledi. Beslenmedeki yağ miktarı ve bu yağın içeriğinin sağlıklı yaşlanmada oldukça önemli olduğunu kaydeden Örkçü, “Yağlar ve yağ asitleri; ateroskleroz, tromboz ve enflamasyonu tetikleyici etkileri nedeniyle beyin fonksiyonlarını da olumsuz etkileyebilir. Genel olarak doymuş yağ, trans yağ, kolesterol tüketiminin olumsuz; doymamış yağ asitleri ve özellikle omega-3 ve balık tüketiminin olumlu etki ettiği saptanmıştır” dedi. Omega3 tüketimi neden önemli? Özden Örkçü, bazı çalışmalarda, özellikle omega-3 takviyesinin bilişsel fonksiyonlarda düzelme sağlarken, doymuş yağlardan zengin beslenmede ise kognitif fonksiyonlarda gerileme olduğunun savunulduğunu söyledi. Omega-3 yağ asitlerinin yaşlanma sürecinde beyni koruduğunu belirten Özden Örkçü, “Beyin sağlığımızı korumada özellikle Omega 3 Çoklu Doymamış Yağlardan PUFA zengin beslenmek ve yağ içeriklerini seçerek tüketmenin önemli olduğu söylenebilir. Ancak yine de beslenmede seçicilik benimsenmeli, tek yönlü takviye ürünler tavsiye edilmemelidir” dedi. Omega3 ve Omega6 besinlerden alınmalı Beyin ve sinir sistemi için gerekli olan Omega 3 ve Omega 6 çoklu doymamış yağlarının vücut tarafından üretilmediğini vurgulayan Özden Örkçü, “Bunları mutlaka dışarıdan yani besinlerden almamız gerekir. Bu gereklilik yüzünden bunlara “gerekli- zorunlu” anlamında “esansiyel” yağ asitleri denmektedir” dedi. Yağların doymuş yağlar oda sıcaklığında katı halde olanlar ve doymamış yağlar olarak ikiye ayrıldığını belirten Özden Örkçü, sağlık açısından yararlılığı olan doymamış yağların da kendi içlerinde ayrıldığını belirterek şu bilgileri verdi Tekli Doymamış Yağlar MUFA Oda sıcaklığında sıvıdırlar. Bitkilerden zeytin, zeytinyağı ve kanolanın yanı sıra fındık, badem, Antep fıstığı, yer fıstığı gibi kabuklu kuru yemişler ve avokadoda fazladır. Ama süt ve etteki miktarı da az değildir. HDL dediğimiz iyi kolesterolü yükseltir; LDL dediğimiz kötü kolesterolü hafifçe düşürürler. Omega 3 Çoklu Doymamış Yağlar PUFA Oda sıcaklığında sıvıdırlar. Balık özellikle soğuk su balıkları somon, uskumru, ringa, hamsi, sardalya, ton…, kalamar, karides, ceviz, keten tohumu, yağlı tohumlar, ada çayı başlıca kaynaklardır. Pıhtılaşmayı azalttıkları kabul edilir. Omega 6 Çoklu Doymamış Yağlar PUFA Oda sıcaklığında sıvıdırlar. Mısırözü, ayçiçek, aspir, soya ve susam yağları, kabuklu kuru yemişler başlıca kaynaklardır. Bu vitaminlere dikkat! Özden Örkçü, beyin sağlığını korumada etkili olan vitamin ve mineraller hakkında şu bilgileri verdi E vitamini En iyi E vitamini kaynakları doymamış yağ asidi içeren bitkisel yağlar, tohumlar, kabuklu çerezler ve tam tahıllar. Yiyeceklerin, özellikle unun pişirilmesi ve işlem görmesi içindeki E vitaminini azaltmaktadır. Kuşkonmaz, avokado, çilek, kiraz, böğürtlen, yeşil yapraklı sebzeler ve domates iyi birer E vitamini kaynağıdır. C vitamini Kuşburnu, yeşil ve kırmızıbiber, turunçgiller, domates ve patateste bulunan suda eriyen bir vitamindir. C vitamini bazı besin öğelerinin vücutta kullanılmasında yardımcıdır. B12 vitamini Merkezi sinir sistemi fonksiyonları için gerekli olup çeşitli mekanizmalarla kişinin duygu durumunu düzenlemektedir. Eksikliğinde depresif rahatsızlıklar, bilişsel ve duygulanım bozuklukları, mental konfüzyon, şiddete eğilim, yorgunluk, delirium ve paranoid psikoz gibi nöropsikiyatrik bozukluklar görülebilmektedir. Ceviz Melatonin beyin bezesi tarafından salgılanan bir hormondur. Bu hormon uyumayı kontrol eden bir mekanizmada rol alır ve aynı zamanda çok kuvvetli bir antioksidan özelliği gösterir. Ceviz, melatoninin insan vücudunun kullanıma hazır formunu içermektedir. Melatonin, gece çalışan ve zaman farkından dolayı uyku düzensizliği çeken kişilerde uyuma rahatsızlıklarını ortadan kaldırabilmektedir. Bu hormonun üretimi vücut yaşlandıkça azalmakta ve bu azalma sadece uyku düzensizliğine değil muhtemelen antioksidan eksikliği ile de ortaya çıkan serbest radikale bağlı hastalıkların da artmasına neden olabilmektedir. Araştırmalar, cevizin antioksidan özelliği sebebiyle kanser riskini azaltabileceğini, kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren Parkinson ve Alzheimer gibi çok kuvvetli hastalıkların gelişimini erteleyebileceğini veya azaltabileceğini öne sürmüştür. Ceviz daha önce bahsedildiği gibi zengin bir omega-3 yağ tipi kaynağıdır. Beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli Yanlış beslenme alışkanlıkları yerine doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılmasının, kronik hastalık riskinin azaltılmasında temel parametrelerden biri olduğunu belirten Özden Örkçü, “Diyetteki değişiklikler yaşam boyunca sağlık üzerine olumlu ve olumsuz etkilere yol açmaktadır. Yapılan olumlu değişiklikler bireylerin sağlık durumunun korunmasını sağlarken, oluşabilecek kanser, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, hiper¬tansiyon, osteoporoz vb. hastalıkların oluşum riskini de azaltmaktadır. İnsan sağlıklı ve üretken olduğu sürece yaşam kalitesi yükselir. Yeterli ve dengeli beslenme, yaşamın her döneminde uygun çevre koşulları ile birlikte insan sağlığının temelini oluşturmakta, sağlık hizmetlerinde koruyucu ve tedavi edici yeri daha çok fark edilmektedir. Metabolik rahatsızlıkların ya da kronik rahatsızlıkların yanı sıra diyete kalori kısıtlaması, şüphesiz ki beyin sağlığımızı da olumlu yönde etkilemektedir” dedi. Diyette kalori kısıtlamasının başta Alzheimer olmak üzere, özellikle yaşla artan nörodejeneratif hastalıklara karşı koruyucu etkiye sahip olduğunu belirten Özden Örkçü, “İstisna olarak sadece ALS’de diyette kalori kısıtlanması yerine diyet içeriğinde yağca zengin beslenme önerilmektedir” uyarısında bulundu. Beyin sağlığımız için bu önerilere kulak verin Beslenme ve diyet uzmanı Özden Örkçü, beyin sağlığı için dikkat edilmesi gerekenleri de şöyle sıraladı *Beynin sevmediği şey, oksijensizlik yani kirli hava. Bu nedenle özellikle büyük şehirlerde yaşayan kişilerin, açık hava ve ağaçlık alanlarda ya da deniz kıyılarında nefes egzersizleri yaparak beynini oksijene doyurması gerekiyor. *Açık havada yürüyüş ve egzersiz yapın. *Düzenli beslenmek beynin gelişmesinde önem taşıyor. *Tansiyon yüksekliği, damar sertliğinin en önemli faktörlerinden biri. Ölüm sebepleri arasında üçüncü sırada yer alan beyin damar hastalıklarından korunmak ve beynin kan akışını korumak için tansiyonu gerek diyetle gerekse tıbbi tedavi ile dengede tutmak şart. *Sigara tüm vücuda olduğu gibi beyne de önemli ölçüde zarar veriyor. *Alkol beyin hücrelerini uyuşturuyor. Sarhoşluk hali dediğimiz durumlarda, beyin hücrelerinin metabolizmasının bozulmasına ve tüm zihinsel fonksiyonlarda kontrolün ortadan kalkmasına neden oluyor. *Kan yağları, kolesterol ve benzeri yağlar kalp ve bedenin başka organlarında olduğu gibi beyin damarlarına da oturarak tıkanıklıklara sebep oluyor. *Uyku da beyin fonksiyonları için önem taşıyor. Her gün altı-sekiz saat arasında uyumak, bütün gün çalışan beynin dinlenmesine sebep oluyor. Bu süre zarfında arşivlemek istediği materyalleri beynin temporal bölgesinde depoluyor. Bu işlem ancak uykuda gerçekleşebiliyor. *Her gün yaptığınız rutin işlerde değişiklik yapın. Markete giderken kullandığınız yolu zaman zaman değiştirin farklı yollardan gidin. Beyninizi şaşırtın, böylece beyin hücrelerinizi aktive eder. *Sosyal ortamlara girin. İnsanlarla konuşup, çeşitli konuları tartışın. Beyin fırtınası yapın. Bulmaca çözün, yeni tanıştığınız insanların ismini hatırlamaya çalışın ve kitap okuyun. Bu hem geçmiş hem de yakın belleğinizi çalıştırır. Yayınlanma Tarihi 25 Mayıs 2020 Pazartesi, 2222 Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Peygamber Efendimizin başı ağrıdığında ne yapardı?Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde baş ağrısı için şunları aktarmaktadır 'Başın ağrıyınca, elini başına koy ve Haşr sûresi'nin sonunu – Lev enzelnâ'dan itibaren baş ağrısı nasıl geçer? Kafein. Zonklayıcı baş ağrısı için kullanabileceğiniz doğal tedavi yöntemleri arasında kafein gelmektedir. Kafein baş ağrısını geçirmek için oldukça etkilidir. … Sıcak ya da Soğuk Kompres. Sıcak ya da soğuk kompres de zonklayıcı baş ağrısı için çok etkili bir tedavi yöntemidir. … baş ağrısına ne iyi gelir?Baş Ağrısına Ne İyi Gelir? 15 Doğal ve İlaçsız Baş Ağrısı TedavisiLavanta yağı kullanın. … Nane yağının ferahlığından yararlanın. … 3. Fesleğen yağını da değerlendirin. … Keten tohumundan omega 3 alın. … Kahve için ama çok abartmayın. … Güneşten uzak durun. … 7. Parmakla akupunktur uygulayın. … 8. Sıcak bir duş baş ağrısı neden olur?Birincil olmayan kronik günlük baş ağrılarına bazı nedenleri şöyle sıralanabilir; Beyin içindeki veya etrafındaki kan damarları ile ilgili sorunlar, inme. Menenjit gibi enfeksiyonlar. Çok yüksek veya çok düşük kafa içi basıncıŞiddetli migren ağrısına ne iyi gelir?Bol bol su içilerek Migren ataklarının önüne geçilebilir. Aynı zamanda baş bölgesine soğuk uygulamalar da yapılmalıdır. Bunun yanı sıra baş ve şakak bölgelerine lavanta yağı da sürülebilir. Bu şekilde migren ağrıları ağrısının gözlere vurması nedir?Genel olarak bakıldığında göze vuran baş ağrısının en fazla görülen nedeni küme tipi baş ağrısı olmaktadır. Küme tipi baş ağrısı dayanılmaz olan, şiddetli ağrı, sık olarak bir gözün etrafından başlayan bir şekilde yayılım göstermektedir. Ağrı bazı zamanlarda yüz, boyun, omu, baş ve diğer alanlara da neden Zonklar?Akut sinüzit, diş problemleri, kulak enfeksiyonları, grip, glokom, beyin damar bozuklukları, iyi veya kötü huylu beyin tümörleri, hipertansiyon, kafa travmaları gibi nedenlerle ortaya çıkar. Baş ağrılarının çoğu masumdur ve en sık gerilim tipi baş ağrısı ve migren tipi baş ağrısı görülür.
Antioksidanlar, özellikle flavonoidler ve E vitamini, beyin sağlığı söz konusu olduğunda özellikle yararlı görünmektedir. Yeşil yapraklı sebzeler Lahana, ıspanak, yaka ve brokoli gibi yapraklı yeşillikler, K vitamini, lutein, folat ve beta karoten gibi beyin açısından sağlıklı besinler bakımından 14, 2020Beyni en çok ne geliştirir?Özellikle de fındık, fıstık, çekirdekler, avokado ve balıktaki yağ sağlıklı yağlardır. Ayrıca biberiye ve zerdeçalın da beyin sağlığı için faydalı olduğu biliniyor. Yemekten zevk almak, sosyal ortamlarda yemek zevkini paylaşmak da yediğiniz şeylerin beyne faydasını güçlenmesine ne iyi gelir?Bu 9 yiyecek beyne iyi geliyorSomon. Beyin sağlığında somonun çok önemli olduğunu biliyoruz. … Yaban mersini. Beyin sağlığı ve performansını en fazla yükseltebilen yiyeceklerden biri de yaban mersinidir. … Brokoli. Çocukken en sevmediğimiz yiyeceklerin başında brokoli gelir. … Bitter çikolata. … Ceviz. … Zerdeçal. … Kemik suyu. … nasıl koruruz?Beyin sağlığını nasıl korumalı“Beslenme bireye özgü olarak planlanmalı”Yoğurt, beyin sağlığı için büyük önem taşıyor!Yumurtalı ıspanak ve lahana cipsi, beyin hücrelerini büyütüyor!Balık yemeyi unutmayın!Salam, sosis ve sucuktan uzak durun!Fındık, sinir sistemine iyi güçlendirmek için ne yapmalı?Beyin Dostu, Hafızayı Güçlendiren GıdalarBalık omega-3 yağ asidi yönünden badem, yer fıstığı özellikle şekli de beyine benzeyen ceviz hem omega-3 yağ asidince hem de E vitamini ve eser elementlerce et, tavuk, yoğurt, yumurta B12 vitamini yönünden hücre yenilemek için ne yemeli?Ayrıca içerdikleri vitamin ve mineraller nedeniyle beyin sağlığının korunmasında ayrı bir önem taşıyan bazı besinleri düzenli olarak tüketmemiz de çok … Yumurta. … Tam tahıllar. … Ceviz. … Yoğurt. … Yer fıstığı … Sabah kahvaltısız olmaz!Beyin en çok neyi sever?Karbonhidratlar ve yağlar Unlu mamuller, baklagiller, patates, tatlılar, şekerler, muz, elma, karbonhidrat bakımından zengin besinlerdir. Beynin enerji kaynağı olan glikoz yani şeker bu gruptandır. Yağlardan özellikle balık yağlarından omega 3, bitkisel yağlarda bulunan omega 6 hayati önem rahatlaması için ne yapılır?Zihni rahatlatmaYavaşça derin bir nefes alın. Veya rahatlamak için başka bir nefes egzersizi bir banyo bir müzik meditasyonu yapın. … Yazın. … Güdümlenmiş görsellik uygulamaları 13, 2014 Yazı dolaşımı
beyin sisine ne iyi gelir