Vay Tiền Nhanh. Türk Halk ozanı Yunus EmreYunus Emre on üçüncü yüzyıl tasavvuf şairi. Hayatı ve kimliği hakkında kesin bilgi yoktur. Şiirleri asırlar boyunca zevkle ve hayranlıkla okunmuş, yalnız ülkemizde değil birçok ülkelerde de ilgi uyandırmış bulunan müstesna bir şahsiyettir. Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk’ün İslam’a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu’ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir’de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Bazı kayıtlardan ve şiirlerinden 1240 yıllarında doğduğu, 80 sene civarında yaşadığı, Bolulu olduğu, Eskişehir-Sarıköy’de Bugünkü ismi Yunus Emre vefat ettiği ve buraya defnedildiği anlaşılmaktadır. Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu'ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir'de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu'nun birkaç yöresinde "Yunus Emre" adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden "makam" adı verilen yer vardır. Bir garip öldü diyeler Üç gün sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir. Tedavüldeki en büyük banknotumuz olan 200 TL'nin ön yüzünde Atatürk arka yüzünde ise Yunus Emre'nin resmi yer Tekke edebiyatının kurucusu sayılan Yunus Emre’nin yaşamı konusunda, kayıtlara geçmiş kesin bilgiler yoktur. Bütün bilinenler söylencelere, özellikle Bektaşi Velayetnamesi’nin belirttiğine göre Yunus Emre, yoksul bir köylüydü. Kıtlık başgösterince buğday istemek için, kerametini duyduğu Hacı Bektaş Veli’nin dergahına gitti. Kendisine üç kez”buğday mı, himmet mi”istediği sorulunca, buğday istediğini söyledi. Ancak daha sonra pişman olarak geri döndü ve “himmet”i istediğini söyledi. Kendisine, himmet anahtarının Taptuk Emre’ye verildiği, gidip ona başvurması gerektiği söylenince, derviş olarak Taptuk Emre’nin dergahına girdi. O dönemde bütün mutasavvıfları Hacı Bektaş Veli’ye bağlamaya çalışan Bektaşi Velayetnamesi’nde Yunus Emre’nin tasavvuf yoluna girişi böyle anlatıldıktan sonra yaşamı konusunda kesin olmayan kimi bilgiler verilmektedir. Şiirlerinden çıkarılan bilgilere göre Yunus Emre’nin, ümmiokuması yazması olmayan bir ozan değildir;tersine medrese eğitimi görmüş, Kur’an ve hadis bilimini öğrenmiş bilgili bir kimsedir. Tasavvuf düşüncesini İşlerken, özgün bir yaratıcılık göstermesi bunu kanıtlamaktadır. Yunus Emre’nin tasavvuf anlayışı, kimi araştırmacılarca Mevlana’ya bağlanır. Kendisi de şiirlerinde Mevlana’ya olan sevgi ve bağlılığı dile getirir. Konya’ya giderek Mevlana’ya görüştüğü de bilinmektedir. Bundan başka, Anadolu’nun birçok yöresini, Azerbaycan’ı ve Şam’ı gezdi. Henüz siyasal birliğin kurulmadığı dönemde Anadolu’da tasavvuf düşüncesini, lirik ve içten şiirleriyle benimsettiği, kendisini şeyh olarak kabul ettirdiği geniş halk kitlelerince ermiş sayıldı. Birçok halk ozanı Yunus Emre mahlasıyla şiir yazdı. Çeşitli yerlerde, mezarı olduğu ileri sürülen “makam”larının olması, Yunus Emre’nin günümüzde bile birleştirici özelliğini göstermektedir. Mezarının Sarıköy2de bulunduğu kabul edilerek burada bir Yunus Emre anıt-türbesi yapılmıştır 1970. Anadolu’da tekke şiiri geleneğini başlatan ve bu geleneğin en önemli temsilcisi olan Yunus Emre, şiirlerinde, tasavvufa uygun düşünce ve yaşam biçiminin değerlerini dile getirdi. Katışıksız, içten bir Tanrı sevgisinin temelini oluşturduğu bu şiirlerde, yaşamın gelip geçiciliğini, dünya malının insandaki cevheri yozlaştıracağını, bağlılığın, acımanın, erdemli olmanın önemli olduğunu, insanın kendisini Tanrı’dan uzaklaştıracak nefis düşkünlüklerini yenmeyi bilmesi gerektiğini vurguladı. Yunus Emre’nin şiirlerinin çıkış noktalarından biri de, insanı sevmeye verdiği önem oldu. Ona göre, insandakikendisindeki tanrısal özü görüp, ikiyüzlülükten uzak sevebilen insan, olgun insandır;çünkü, insanı seven, Tanrı’yı sever. Gerçekte bu sevgi bütün varlıklar için aynı olmalıdır. Çünkü her varlıkta tanrısal öz vardırvahdet-i vücutçokluğun birliği. Yunus Emre’nin önerdiği bu sevgiye dayanan yaşama biçimi ve düşünce sistemi daha sonra gelen pek çok ozanca, yüzyıllar boyunca yaşatılarak etkisini duyurdu. Yunus Emre, hem aydınlara, hem de halk kitlelerine seslendiği şiirlerinde aruza da, heceye de yer verdi. İlahilerini heceyle, klasik koşma biçiminde ve halkın konuşma dilindeki kullanımlarıyla, deyimleriyle çeşitlendirdiği yalın bir dille yazarken, kimi şiirlerinde yalın dilden ayrıldı, musammat gazel biçimini kullandı. Bununla birlikte, bütün şiirlerinde Türkçe sözdizimini bozmadı. Saf bir Tanrı sevgisini kaynak olarak alması, içtenlikli anlatımı, sanatlı söyleyişe yönelmemesi, karmaşık tasavvuf düşüncesini halka sevdirmesinde ve öğretmesinde en önemli etken oldu. Yunus’un şiirleri bestelenerek tekkelerde eğitim amacıyla okundu. Yunus Emre’nin Divan’ını oluşturan şiirleri dışında öteki yapıtı, on üç beyitlik bir ön bölüm, bir nesir bölümü, 550 beyitlik üçüncü bölümden oluşan ve aruzla yazılan Risalet-ün-Nushiyye’dir. Öğütler Kitabı, 1307. Yunus Emre’nin yaşamı ve düşünceleri, çağdaş sanatçılara da esin kaynağı oldu. Bunlar arasında Ahmet Adnan Saygun’un Yunus Emre Oratoryosu1946, Nezihe Araz’ın Dertli Dolap1961 romanı. Recep Bilginer’in Yunus Emre 1974 oyunu sayılabilir. Eserleri Yunus Emre’nin bilinen iki eseri vardır 1. Risalet-ün-Nushiyye Mesnevi şeklinde, “Failatün Failatün Failün” vezniyle yazılmış tasavvufi, ahlaki, dini bir eserdir. 2. Divan Yunus Emre Divanının birçok yazma nüshaları vardır. Fakat bu Divan’daki bütün şiirlerin Yunus Emre’nin olduğu söylenemez. Yunus tarzında söylenen daha sonraki şairlerin şiirleri de karışmıştır. Taş basması nüshaları da vardır. Bunlar dışında 1-Fatih NüshasıYunus Emre'nin en çok bilinen eseri Divan' bu eserin aslını veya en eski nüshasını tespit etmek çok zordur. Yunus Emre divanı'nın Türkiye, dünya veya şahıs kütüphanelerinde elliden fazla yazma nüshası bulunmaktadır. Bu eserler daha sonra şifahi olarak derlenmiş veya bir yazmadan istinsah edilmiş nüshalardır. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Yunus Emre'nin kendi kaleminden çıkmış bir nüshaya rastlanmamıştır. Eski ve yeni el yazması Yunus Emre divanları içinde 15. istinsah edildiği anlaşılan Süleymaniye Kütüphanesi- Fatih bölümünde bulunan el yazması nüshadır. Fatih nüshası istinsah tarihi belli olmamakla birlikte, yazı karakteri, imla ve kağıt özellikleri yönüyle 15. özelliklerdi arzetmektedir. Huruf-u Hece usulüne göre tertip edilen bu eser, her yönüyle 15. özelliklerdi arz etmektedir. Huruf-u Hece usulüne göre tertip edilen bu eser, bilinen Yunus Emre Divanlarının en iyisidir, ancak istinsah edeni bilinmemektedir. Bu eser Süleymaniye Kütüphanesi- Fatih Kitapları bölümünde 3889 no'da kayıtlıdır. 210 yapraklı olan Divan nesih yazılı olup, içinde 203 adet şiir bulunmaktadır. 2-Nuruosmaniye Nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi 4904 no'da kayıtlıdır. 315 yapraktan müteşekkildir ve içerisinde 219 adet şiir bulunmaktadır. İstinsah tarihi dür. 3-Yahya Efendi Nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Hahmud Efendi bölümünde 3480 no'da kayıtlıdır. 107 yapraktan oluşan bu Divan'da 302 şiir yer almaktadır. istinsah edilmiştir. 4-Karaman Nüshası Karaman nüshası olarak bilinen bu nüsha Merhum Baha Kayserilioğlu'nun elindeki nüshadır. 5-Balıkesir Nüshası Bu nüsha Balıkesir İl Halk Kütüphanesi 451 no'da kayıtlıdır. 6-Niyazı Mısri nüshası Topkapı Sarayı Müzesi, Hazine Kütüphanesinde 303 numarada kayıtlıdır. Şerh-i Gazel-i Yunus Emre adlı bu nüsha tarihinde istinsah edilmiş olup, 16 yapraktan oluşmuş ve nesih yazı ile yazılmıştır. 7-Bursa Nüshası Bursa İl Halk Kütüphanesi Eski Eserler Bölümünde 882 numarada kayıtlıdır. Nesih Yazı ile yazılmış olan bu nüshada 120 şiir bulunmaktadır ve 53 yapraktan oluşmuştur. RİSALET-ÜN NUSHİYYE Ögütler Risalesi Mesnevi biçiminde, aruz ölçüsü ile yazılmış bu şiir 573 beyittir. Başta 13 beyitlik bir başlangıçtan sonra, kısa bir düz yazı vardır. Arkasından destanlar gelir. Destanlarda Ruh, Nefis, Kanaat, Gazap, Sabır, Haset, Cimrilik, Akıl konuları işlenir. Öğretici ve öğüt verici bir eserdir. Risalenin sonunda yazıldığına göre "Söze tarih yedi yüz yediydi" mısraından de M. 1307 veya 1308 da yazıldığı anlaşılmaktadır. Şiirleri Yunus Emre’nin şiirlerinden DOLAP Benim adım dertli dolap Suyum akar yalap yalap Böyle emreylemiş Çalap Derdim vardır inilerim Ben bir dağın ağacıyım Ne tatlıyım ne acıyım Ben Mevlaya duacıyım Derdim vardır inilerim Beni bir dağda buldular Kolum kanadım yoldular Dolaba layık gördüler Derdim vardır inilerim Dağdan kestiler hezenim Bozuldu türlü düzenim Ben bir usanmaz ozanım Derdim vardır inilerim Şol dülgerler beni yondu Her azam yerine kondu Bu iniltim Hak’tan geldi Derdim vardır inilerim Suyum alçaktan çekerim Dönüp yükseğe dökerim Görün beni neler çekerim Derdim vardır inilerim Yunus bunda gelen gülmez Kişi muradına ermez Bu fanide kimse kalmaz Derdim vardır inilerim Dağlar ile taşlar ile Çağırayım Mevlam seni Seherlerde kuşlar ile Çağırayım Mevlam seni Su dibinde mahiyle Sahralarda ahu ile Abdal olup yahu ile Çağırayım Mevlam seni Gökyüzünde Îsa ile Tur Dağında Musa ile Elindeki asa ile Çağırayım Mevlam seni Yunus okur diller ile Ol kumru bülbüller ile Hakk’ı seven kullar ile Çağırayım Mevlam seni Canlar canını buldum Bu canım yağma olsun Assı ziyandan geçtim Dükkanım yağma olsun Ben benliğimden geçtim Gözüm hicabına açtım Dost vaslına eriştim Gümanım yağma olsun İkilikten usandım Birlik hanına kandım Dürd-i şarabın içtim Dermanım yağma olsun Varlık çün sefer kıldı Dost ondan bize geldi Viran gönül nur doldu Cihanım yağma olsun Yunus ne hoş demişsin Bal ü şeker yemişsin Ballar balını buldum Kovanım yağma olsun Aşk imandır bize gönül cemaat Dost yüzü kıbledir, daimdir salat Dost yüzün göricek şirk yağmalandı Onunçun kapuda kaldı şeriat Kimsenin dinine hilaf demeyiz Din tamam olunca doğar muhabbet Yunus öyle esridi ol kapıda Diler ki olmaya ebedi azad Kılalım seyran, edelim Cevlan Mest olup hayran şeyh eşiğinde Nice bir ülfet, edelim uzlet Çekelim halvet şeyh eşiğinde Bıraktım arı, istedim yarı Kestim zünnarı şeyh eşiğinde Aldım himmeti, geçtim zulmeti Buldum hayatı şeyh eşiğinde Yunus’um elhak Didar’a müştak Eriştim aşka şeyh eşiğinde Bilirim seni, yalan dünyasın Evliyaları alan dünyasın Kaçan kurtulsa, kuş kurtulaydı Şahin kanadın kıran dünyasın Sevdiğim aldın, beni ağlattın Dönüp yüzüme gülen dünyasın Süleyman tahtın sen viran kıldın Masumlar boynunu buran dünyasın Severim ben seni candan içerü Yolum vardır bu erkandan içerü Şeriat, tarikat yoldur varana Hakikat, marifet andan içeri Beni bende demen bende değilim Bir ben vardır bende, benden içerü Süleyman kuş dilin bilür dediler Süleyman var Süleymandan içerü Tecelliden nasib erdi kimine Kiminin maksudu bundan içerü Senin aşkın beni benden aluptur Ne şirin derd bu dermandan içerü Miskin Yunus gözü tuş oldu sana Kapunda bir kuldur senden içerü Sözleri İyi sözün aslın bilen derdi bu söz nerden gelir Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir Zehirle pişmiş aşı, kim yemeye gelir. Seni sigaya çeken bir molla kasım gelir. Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz. Bütün alemi bir şahsiyette toplamak, Cenab-ı Hakka zor gelmez.. Kasdım budur şehre varam Feryad u figan koparam! Ne elif okudum ne cim, varlığındadır kelecim Gönül kitabından okur, eline kalem almadı. Bundan dahı virdün bize, ol huriyi çüft ü halal Andan dahi geçti arzum, azmüm sana kaçmağ-i çün. Mevlana Hüdavendigar bize nazar kılalı Anun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır. Yunus Emre Müzesi Yunus Emre Müzesi, Eskişehir İli Mihalıççık ilçesi Yunus Emre eski Sarıköy köyündeki müzedir; Kültür Bakanlığı'nca Yunus Emre Türbesinin mimarisine uygun olarak 13 yüzyıl mimarisi tarzında yapılmış ve 1974 yılında ziyarete açılmıştır. Müzenin bir bölümünde, Yunus Emre Zaviyesine ait 4 berat, 7 muhasebe koçanı, birinci ve ikinci mezarlarından nakli sırasında çekilmiş fotoğraflar ile Yunus Emre'yi tanıtıcı kitaplar sergilenmektedir. Diğer bölümlerde ise bölgenin etnografik malzemeleri ile Selçuklu dönemi taş süslemeciliğinin en güzel örneklerini veren mimari parçalar sergilenmektedir Ayrıca bakınız Yunus Emre - Görüşleri ve sanatı Yunus Emre - Yaşam felsefesi Yunus Emre Müzesi yunus emre Osmanlıca yunus emre kelimelerinin Türkçe karşılığı. Vefat Mi 1320 Porsuk Nehri'nin Sakarya'ya döküldüğü yere yakın Sarıköy'de doğduğu söylenir. Tasavvufî halk edebiyatının veli şâiri olan Yunus Emre, yaşadığı devirde halk tabakasını irşad ve tenvir etmiştir. Bir çok memleketleri ve bu arada Konya, Şam ve Azerbeycan'ı dolaştı. Konya'da Mevlâna ile görüştü. Risalet-in Nasuhiye isminde Mesnevî tarzında bir eser yazdı. Şiirleri daha sonra "Divan" adlı bir kitapta her zerrede Cenab-ı Hakk'ın varlık ve birliğini okutturan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bir eserinde, sinek kanadının hârika san'atından, tevhide delil ve alâmet olduğundan bahsederken şöyle der"- Bir sineğin kanadı, vücudu ne kadar hârika bir san'at-ı Rabbaniye olduğuna lâtifâne bir işaret olarak meşhur Yunus Emre'nin bu fıkrası ne güzel bildirirBir sineğin kanadın, kırk kağnıya yüklettim. Kırkı da çekemedi, şöyle kaldı yazılı..."
Risalet’ün Nushiyye, Yunus Emre`nin ruh, nefis, kanaat, gazap, sabır, haset, cimrilik, akıl gibi konuların işlendiği, mesnevi nazım şekli ve aruz ölçüsüyle yazılan önemli eseridir. ’Öğütler Kitabı’’anlamı taşıyan eser, 1307 yılında yazılmış ve 573 beyitten oluşmaktadır. Girişi besmeleyle başlayan eser, şu beyitlerle devam eder ’Padişah’ın hikmeti gör neyledi; Ateş, su, toprak ve yele söyledi. Getirdi toprağı çekip besmele, Kendi de hazırdı orda heybetle. Toprakla sudan yaratıp bir cisim, Verdi bu cisme Âdem diye isim! Sonra rüzgâr gelip kuruttu onu, Âdem’in cismi ondandır, bil bunu! En son ateş gelerek ısıttı onu, Isınınca girdi bedene canı. ’ Burada anasır-ı erbaa dört unsur’dan söz edilmektedir. Anâsır-ı erbaa felsefî bir terimdir. Yaşanılan âlemde var olan nesnelerin asılları olarak farz edilen ateş, su, hava ve topraktır. Bu terim, felsefe tarihi içerisinde çeşitli teorilerin kalkış noktası olmuştur. Kitapta bireyin nefsi ile başa çıkabilmesi için yaptığı mücadele anlatılır. İnsan için imtihan yeri olan bu dünya geçicidir. İnsan, nefsi ile mücadele ederek insan-ı kâmil olabilir. Nefis terbiyesi, İslâm inancı çerçevesinde ele alınmıştır. Yunus Emre, insanları kendi iç yolcululuğuna çıkmaya davet etmiştir. Nefsin tuzaklarıyla başa çıkmak ancak kötü huylarla mücadele edilerek kazanılır. İhtiras, kin, öfke, cimrilik, hasetlik, hor görme, aşağılama yerine kanaatkâr olmak, sevgi ve sabırla davranmak, yardımlaşma ve cömertliği benimsemek, eşitlik ve hoşgörüyü savunmak Yunus Emre’nin öğütlerindendir. Bu ilkeler aynı zamanda Türk milletinin töresinde yer alan ve çağlardan aşıp gelen insani değerlerdendir. Yunus Emre, Öğütler Kitabı’nda aklı şöyle tanımlar ’ Akıl Padişahının kadimliği ışığındandır. Akıl da üç türlüdür Biri akl-ı ma’âştır, dünya hayatının dirlik ve düzenini bildirir. Biri akl-ı ma’âdtır âhiret ahvalini bildirir. Birisi de akl-ı küllîdir, yüce Allah’ın marifetini bildirir. Padişah'ın hidayet nurundan olan iman üç türlüdür Biri ilmelyakîn, biri aynelyakîn, biri de Hakkelyakîndir. İlmelyakîn olan imanın yeri akıl, aynelyakîn olan imanın yeri gönül ve Hakkelyakîn olan imanın yeri de candır. Canla gelen iman canla gider.’’ Yunus Emre, insanlığa kalıcı değerleri öğütlemiş, ’insan’’ olmanın zorlu yollarından geçerek mutluğa ulaşmaya çağrı yapmıştır. Onu 700 yıllık bir dönemde kalıcı kılan ve daha ötelere taşıyacak olan bu kavramlardır. Yunus Emre’nin Divan’ı tanınmakta, Risalet’ün Nushiyye adlı eseri ise yeterince bilinmemektedir. Halbuki Risalet’ün Nushiyye, Divan’ın bir noktada açıklaması olarak kabul edilebilir. Bu bakımdan Yunus Emre, aynı zamanda bu eserinden de takip edilmelidir. Türk insanı gönül dünyasını bu tür eserlerle donatıp dünyaya seslenmede pencereler, kapılar açabilir. Yunus’un insanları birleştirici, bütünleştirici anlayışı, bütün varlığı Tanrı için sevme görüşünden kaynaklanmaktadır. O, dışa değil içe bakar. Hırka ve taç peşinde olmamayı, gönlü genişletmeyi öğütler. Yunus Emre’nin Öğütler Kitabı’ndan sabır konusundaki şiiri hem Türkçe hem de anlam yönünden erginlik ve yetkinliğin doruklarındadır Sabır gerek sana her hâl içinde Sabırsuz kimse kalur kâl içinde Ki her kimde olursa sabr hâli Olısar hayr ile anun meâli Bırak cümle işi kıl sabr u tedbîr Eren gönlinde olur sabrıla yir Nebîdür ger velî yol sabra uğrar Eger sen de varursan sabrıla var Sabır gözet sabır„azîz olasın Sabır beklerisen manî bulasın Sabırsuz kişilerün dirliği ham Kim sabrıla eyi olur serencâm Ögüt gerekise sabırdan işit Onayım dirisen sabrı pişe it Ne içün kim ola sabır bitürür Seni ulu saâdete yitürür Sözü, Namık Açıkgöz’den bir tespitle bağlamak yerinde olur ’Yunus Emre, Türk milletinin, etnik olguyu aşmasında ve insanlık alemine ulaşmasında, en etkili ortak isimdir. Onun şiirini söylediği dil ve bu dille yaratılan edebi kültür, Türk milletinin, ’medeniyet kurucu millet ’ olma dinamiğinin en önemli birkaç unsurundan biridir. Şayet, Türk milletinin Yunus Emre şiirleri gibi bir ortak metni olmasaydı, ne Fatih Sultan Mehmet olurdu, ne Süleymaniye, ne Fuzuli ve ne de Itri…’’
Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında Yazar Mustafa Tatcı ile Yunus Emre Okulu’ adlı söyleşi etkinliği gerçekleştirildi. NFK’da gerçekleştirilen söyleşiyi sanatseverler büyük bir ilgiyle takip Büyükşehir Belediyesi Mart Kültür Sanat Etkinlikleri hız kesmeden devam ediyor. Mart ayı boyunca alanında uzman konuklar Kahramanmaraşlılarla bir araya geliyor. Etkinlikler kapsamında, Türkçe’nin en büyük şairlerinden olan Yunus Emre’yi en iyi anlayan ve anlatan yazarlardan olan Mustafa Tatcı söyleşisi gerçekleştirildi. Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yunus Emre Okulu’ adlı etkinliği sanatseverler büyük bir dikkatle takip EMRE ŞAİRLERE İLHAM OLMUŞTURYunus Emre’nin İslam anlayışını Türkçe olarak anlatması dolayısıyla Türkçe’ye farklı ve derin anlamlar kazandırdığının altını çizen Yazar Tatcı, “Yunus Emre hem yaşadığı dönemde hem de vefat ettikten sonra pek çok yazar ve şaire ilham olmuş, yol göstermiştir. Tasavvuf edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Yunus Emre, İslam anlayışını Türkçe olarak kaleme almıştır. Bu yönüyle İslami pek çok terimi Türkçe’ye kazandırmıştır diyebiliriz” ifadelerine yer verdi.
DT Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, "Yunus Emre ve Türkçe Yılı" etkinlikleri kapsamında sahnelenen ve Yunus Emre'yi anlatan "Bizim Yunus", 16, 17 ve 18 Kasım saat İstanbullu sanatseverle internet üzerinden, Sanat Cepte uygulamasından ve Devlet Tiyatroları gişelerinden satışa Atasoy'un yazdığı, Devlet Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Kurt'un yönettiği oyunda, "Yüreklerimiz neyi arar bu yolculukta" teması Emre’yi Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı Alpay Ulusoy'un canlandırdığı oyunun dekor tasarımı Hakan Dündar'a, kostüm tasarımı Funda Karasaç'a, ışık tasarımı Mustafa Bal'a ve müzikleri Nedim Yıldız'a Tiyatroları tarihinde ilk kez TRT 2'den naklen yayınla ilk gösterimini gerçekleştirilen oyun, Almanya Frankfurt Türk Tiyatro Festivali, Arnavutluk Skampa Tiyatro Festivali, Konya Bin Nefes Bir Ses Türkçe Tiyatro Yapan Ülkeler Festivali ve Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali gibi etkinliklerin yanı sıra Bursa, İzmir, Alanya, Balıkesir, Hatay, Kilis, Gaziantep gibi şehirlerde de perde 7 bin seyirciye ulaşan oyun, önümüzdeki dönemlerde Kocaeli, Adıyaman, Şanlıurfa gibi şehirlerde sanatseverlerle buluşması planlanıyor."Tüm seyircilerimizi oyunu izlemeye davet ediyorum"Açıklamada görüşlerine yer verilen başrol oyuncusu Ulusoy, İstanbul seyircisiyle en son 12 yıl önce buluştuğunu, bu sürenin ardından "Bizim Yunus" ile İstanbul'da perde açacak olmaktan dolayı heyecan ve mutluluk duyduğunu Antik Tiyatrosu'nun yaklaşık 2 bin yıllık tarihi atmosferinde de "Yunus Emre"yi oynadığını anlatan Ulusoy, "Aspendos'a gelen yaklaşık bin 500 tiyatrosever oyunumuzu severek takip etti. İstanbullu sanatseverlerin, Bakanlığımızca yeniden yapılan AKM'nin 802 kişilik tiyatro salonunda bizleri yalnız bırakmayacağını düşünüyorum. Bu vesileyle tüm seyircilerimizi oyunu izlemeye davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
İZMİR AA – İzmir Olgunlaşma Enstitüsü tarafından “2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı” kapsamında “Sevelim Sevilelim” standı ile “Yunus’un Dizelerinden Dünya’ya Seslenen Ezgiler” dinletisi sanatseverlerle buluştu. Enstitünden yapılan açıklamaya nazaran, Kültür ve Sanat Salonu’nda gerçekleştirilen stantta, el işçiliğinden oluşan bir koleksiyon ile minyatürlerle Yunus Emre menkıbeleri, sikke, tespih ve giysiler, dokuma, yağlı boya, tezhip, seramik, çini, nakış üzere nadide el sanatlarından oluşan eserler yer aldı. Aktiflik kapsamında Yunus Emre’nin birinci defa bestelenen şiirlerinin sunulduğu dinleti ise iştirakçilerden ilgi gördü. Açıklamada görüşlerine yer verilen İzmir Vilayet Ulusal Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, standın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, Yunus Emre’yi uygun anlamanın, gençlere güzel anlatmanın ve gelecek yüzyıllara taşımanın eğitimcilerin en büyük sorumluluklarından biri olduğunu belirtti. Yazı dolaşımı
yunus emre yi anlatan yazı